KAHRETSİN! YİNE FARKINA
VARILMADIM
|
|
“Önce kelime vardı,”
diye başlıyor Yohanna’ya göre İncil. Fakat kelimeden önce var olan şeyler de
vardı. Hisler. Yalnızlık. Yalnızlık
öylesine vardı ki kelimelerden önce hissedilir kelimelerden sonra anlatılırdı.
İnsanlar var oldu kelimelerle ama bu öylesine bir var olmaydı ki öncesinde
kimse yaşamamış kimse bir şeyler paylaşamamış gibi. Sevdik anlatmayı,
kelimelerle oynamayı en çokta yalnızlığı anlatmayı sevdik. Bu kadar yalnızlığı
sevmemize rağmen paylaşmaktan kıskanmadık. Çok mu
sevmedik? Kıskanmayacak kadar mı güvendik? Yoksa başkasına gitsin de artık
yaşayalım mı dedik? Kararsız kaldık. Anlam veremedik tüm insanlık olarak ve
sadece oynadık bu hayat denen oyunu. Nereden geldiğimizi bilmeden ama nereye
gideceğimizi bilerek oynadık. Sonu belliydi ve tehlikelerle doluydu ama
korkmadık yüzyıllardır ve korkmadan da oynamaya devam ediyoruz. Kimi
kelimelerle unuttu bu hazin sonu kimiyse boş gayeler peşinde sürüklenerek.
Belki de kendimizi çok yıprattık, boşuna yorduk ruhumuzu oysaki oturup bir
soluklanmaya vakit bulabilsek hayat belki de tüm sırlarını açıklardı bize.
Bekle derdi. Acele etme. Seni arayan gelir bulur, senin aradığın yolunda durur.
Çok kovaladık belki de bazı şeyleri. Korkup kaçtılar. Sıkıştırdık sözlerimizle.
Kimseye vakit tanımadan biran önce olsun istedik her şeyi. Oysa bu bencillik
değildi. İki yüzlü müyüz biz? Hayır. Kendimize de vakit tanımadık ki. Kendimizi
tanımadan başka insanlar tanımaya çalıştık. Biz ki kelimelerin kölesiyken
küstahça kelimelerin hâkimi olmaya çalışıp onlarla sözde sanat geçitleri
yaratıp dizdik kelimeleri satırlarca. Okuduk birçoğunu ama beğenmedik kimsenin
yaşadığı oyunu. Beğenmedik ancak kendimize de düzmece bir oyun kurmaktan geri
kalmadık. Mutluymuş rolleri, yalandan gülümsemeler ve acılarımızı saklayarak
güç taslamak. Bir damla göz yaşı mıydı gerçekten bizi güçsüz kılacak şey? Bu
koca tiyatro perdesindeki milyonlarca sözde insan arasında aciz gözükenler
ağlayanlar mıydı sadece? Kalp kırıklıklarını saklamak, onlardan kaçmak,
acınılacak halimize mutlu sözlerle kılıf uydurmak değil miydi bizim asıl aciz
davranışlarımız? Tek düze olmasa da alelade dizilmiş onlarca kelimeden sonra
ben yine ben olamadıysam, o sahnedeki insanlar arasında dikkat çekmeden ölüp
gitmek ve yer yüzünde hatırlanmamaksa bir daha benim amacım. Başardım. Artık
yok olabilirim çünkü ben görevimi tamamladım. Kahretsin yine farkına
varılmadım. Yine kelimelerle sakladım yalnızlığımı ve artık saklandım. Çekildim
mağarama. Başka oyunlar izlemek istiyorum sadece. İnsanların oynadıkları
oyunları izleyip hatalarını yüzlerine vuracağım. Ben oynamaktan korkuyorum ve
onların cesaretlerini övecek halim de yok. Ben yaşamaktan korkan aciz bir
varlığım. Yanlış yapmaktan korkarak doğrulardan kaçan bir insancığım.
İnsanların arasına karışmak gibi bir yanlış yaptım ve onların arasında eridim,
yok oldum. Kendimden utanıyorum.